26 Ocak 2011 Çarşamba

kımıl zararlıları

Bazı şeyleri zararlı olduğunu bile bile yapmamız ne kadar ironik değil mi? En basit örnek sigaradır herhalde. Dünyadaki sigara içen insan sayısını bilemiyorum şimdi, ama zararlı olduğu bilindiği halde, inadına içilmiyor mu? İnsaf ulan insaf, bağımlı olmakla kalmayıp öldürüyor bir de üstüne üstlük! Neyse burada Yeşilaycılığa falan soyunmayacağım…

Peki sigara ne zaman içiliyor? Hangi ruh halinde? Sevgilisinden mi ayrıldı? Yak bir sigara be ablam, keyfine bak. Ne de olsa terk edilme duygusunu en iyi şekilde tedavi ediyor değil mi bu duman. Sevgilini aldattın mı abicim? Üzülme yahu, çaresi var: yak bir Marlboro. O aldattığın karıya da söyle, üzülmesin daha fazla, o da yaksın bir tane.

Okul sizi çok mu gerdi lise öğrencileri? Hocalar çok mu fazla yükleniyor veya notunuzu yükseltmiyor? Aaa tamam tamam çaresi bende! Okulun tuvaleti ne güne duruyor değil mi? Millet ne de olsa kullanmıyor orayı, siz sigara içme odasına dönüştürün. Yakın yakın, sonra da “ben nasıl düzelteceğim bu notları lan?” diye de düşünmeyi ihmal etmeyin içinize çekerken.

Sevdiğiniz çocuk size kanka mı dedi liseli kızlar? Üzülmeyin şekerler, kolayı var. Okul çıkışında falanca kafede oturup Winston sigaranızı tüttürün. Hatta başka yerden kankalarınızı da çağırın, onlar da bir fırt çeksin. Hatta siz biraz daha abartın, nargile falan da için. Hepsi derde deva lan!

Ya alkole ne demeli? Tamam sigaradan daha az zararlı görünebilir. Hatta bazen büyük-küçük herkesin kurtarıcısı oluyor. Özellikle yılbaşlarında, 7 yaşındaki çocuğun bile çay bardağında şarap veya bira içtiğini görebilirsiniz. Peki mantığı ne bunun? Ne oluyor yılbaşında içki içmek?

Efkarlı olduğumuz zaman kafayı çekmeyi anlayabilirim. Bunu herkes yapmıştır herhalde. Eh, artık birahaneler ulu orta yerlerde olduğuna göre, oradaki insanlara şöyle durup baktığınızda yüzlerindeki unutulmuşluk ve aldatılmışlık ifadesini görebilirisiniz. Sevgilimden ayrıldııım, çok yalnızııım modlarındadırlar. Ama hepsi değil veya her zaman öyle değil. Ben sadece birkaç kere denk geldim.

Peki 18 yaşından büyükleri anladım. Hatta güzel ülkemde içki yaşı 24’e çıkarılsa bile, onu da anladım. Peki ne diye 16 yaşındaki herhangi bir kişi –ki bu lise öğrencisi oluyor- kafa çekmek için “Bira Kafe”lere gitme ihtiyacı duyuyor? Çok mu sıkıntılar çekmiş daha bu yaşında? Şu anda öyle bir döneminde ki, ne o birisini büyük olarak görür, ne de başka birisi onu. Ama bu 16 sene boyunca ne yaşadı ki? Onu bu kadar sıkıntıya sokacak, üzecek bu kadar “büyük” ne yaşamış olabilir? Ölüm mü? Evet, belki. Ama ölüm yaşayan biri hemen içkiye mi başvurmalı? Bir çeşit yas mı içki?

Son kez söylüyorum ki, ben yeşilay taraftarı falan değilim.

İyi, zararlı alışkanlıkları bir kenara bırakacak olursak –kii bırakamıyoruz- en azından benim için bir zararlı alışkanlık daha var: cips! İşte ben ona kımıl zararlısı diyebilirim galiba.

Bildiğiniz üzere, ağzınıza bir tane patates cipsi attığınız an, artık o paket bitmeye mahkumdur veya yarılanmıştır. Çünkü öyle bir bağımlılıktan bahsediyoruz ki, en az uyuşturucu kadar sarıyor ve yedikçe yiyesiniz geliyor. Ki bu bağımlılık da, bilerek oluşturuluyor. Yani üretenlerin mantıkları şu: abi biz yapalım, içine Çin tuzu denen şu uyuşturucumsu maddeden koyalım, bol bol yesin insancıklar, sonra da yine satın alsınlar.

Evet maalesef ki Çin tuzu denen meret yiyeceklere aşırı derecede lezzet verip bağımlılık yapıyormuş. Konu nerden nereye geldi yalnız ha, iyice genel kültür. Neyse sonuç olarak cips ve Çin tuzu da bir kımıl zararlısıdır nokta.

Uyuşturucuya hiç değinmiyorum, o başlı başına bir aptallık. (Ayrıca bkz. Your Love is My Drug abicim) Tabii bu çok saçma da neyse.

Bir başka kımıl zararlımız ise, hiç şüphesiz PARA. Evet abi, kesinlikle bir zararlı. Haşarat! Artık ismine ne derseniz. Öyle bir bağımlılık ki, uğruna insanlar öldürülüyor, şantaj yapılıyor ve daha sayamadığım bir sürü şey. Size şu kadar söylüyorum, bu bağımlılık uğruna insanların yapmayacağı hiçbir şey yok


3 yorum:

oh teşekkürler! sosisli pasta kazandınız