21 Şubat 2011 Pazartesi

Tanrı aşkına bir susun, azizim!

Bir üst komşularımız var ki, hiç sormayın. 3 tane çocukları var, üçü de erkek. Bi tanesi liseye gidiyor, ergen falan da değil ha, normal yani. Diğer iki tanesi ikiz, aman allahım, ne gürültü yapmak ne gürültü yapmak anlatamam!

Mesela geçen cumartesi günü, ev resmen sallandı. Duvarlar falan zangırdıyor böyle. Sonra durdum, usulca dinledim. Deprem falan oluyor sandım ama yukarıdan geliyormuş. Evin içinde koşturuyorlarmış veletler. Ama sanırsınız çocuk değil de bir düzine fil cirit atıyor yukarıda. İki tane çocuktan bu kadar mı çok ses çıkar ya?

Akşam oldu, saat de gece 11 falan böyle. Aldım elime Fahrenheit 451’imi, uzandım yatağıma okuyorum. 20 sayfa falan okuduktan sonra, eğer kitap beni sarmazsa hemen uykum gelir ve esnemeye başlarım. Ama ne esnemek! Gözlerimden yaşlar falan gelir yani o derece. Birisi görse “aa ağladın mı sen bakiym?” diyebilir.

11 buçuğa doğru, gündüz olan sarsıntı tekrar başladı. “Alllaahhh yıkılıyoruz” diyecektim ki, üst kattaki çocukların hoplayıp zıplamaları olduğunu hatırladım. Uykum da nasıl gelmiş işte, dokunsalar uyuyacağım.

Ondan sonra kalktım, pijamalarımı giydim, kitabın arasına kitap ayracını koydum ve gece lambamı da yattıktan sonra yatağa girdim. Eh, artık uyuyabilirdim ve gürültü de kesilmişti. Saat 12ye yaklaşıyordu.

Bir ara rüya gördüğümü hatırlıyorum. Böyle yemyeşil bir yerdeydim, tıpkı Harikalar Diyarı gibi. “Aaa ama bunun Alis’i nerede?” falan derken, yine o sallantıyı duydum.

Bu sefer gerçekten, deprem gibi geldi. Komodinimin üzerinde bulunan çalar saat bile zangırdadı, ses çıkardı yani. Ulan nasıl beceriyorlar böyle ses çıkarmayı? Bir tabur askeri bilmem kaç metre karelik apartman dairesine koyup zıplatsanız bu kadar ses çıkmaz yemin ediyorum. 100 kilo falan herhalde çocuklar.

Saate de bakmayı ihmal etmedim tabii: 1.35

sicticaferbezgetir.com

Saat 2yi biraz geçmekte ve gürültüler hala devam ediyor. Annemleri falan uyandırıp “off şunlara çıkıp bas bas bağıralım bee bu ne gürültü” falan diyesim geldi ama onlar da maaşallah horul horul uyuyorlar.

Saat 2 buçuk ve sesler devam ediyor. Ben de kalktım, kitap falan okuyorum ama bu böyle olmaz. Bu gecelik affettim, yani affettik ama yarın da gürültü ederlerse böyle olmayacak. Bu ne be, dingonun ahırı sanki yukarısı var ya. Yabancı birini getir, bizim eve koy, “Ahahaha bu ne be Laila buraya mı taşındı bu ne gürültü?” der yemin ediyorum. Gelen sesler de aynen şöyle:

“AHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHHA HHAAA HAHA HAAAA HAAAA! VUUUHHHUUUUUU! NİHAHAHAHAA”

Kitap okurken uyuyakalmışım en sonunda, sabah uyandığımda ışığım açıktı, bütün gece de açık kalmış.

Ertesi gün de gürültüler devam etti. Birkaç kere duvara vurduk. Ama vurmanın tesiri 15 ya da bilemedin 20 dakika falan oluyordu. Canımıza tak etti tabii ki. Annem, çocukların annesiyle kanka olmasaydı eğer “onları bir güzel benzetirdim” diyor. Böyle düşünmene gerek yoktu anneciğiiimm, gayet de benzetebilirdin hani.

Neyse yine akşam oldu tabii. Ertesi gün de pazartesi ya, erken yatıyorum. Bu çocuklar tekrar başladılar laga luga yapmaya. Bu sefer öyyyylleeee bir sinirlendim kiiiiii, yani o kükreyişimi hiç unutmuyorum. Resmen dağlar yıkılırdı yahu.

“ARTIK KAPATIN ŞU ÇENENİZİİİİİİİİİ!!!!!!!!!!!!”

Sırf üsttekiler değil, aşağıdakiler, çaprazdakiler, ne bileyim onların üzerindekiler falan da duymuştur eminim. Ama çocuklar da öyle bir sustular ki anam, kendimi o sırada, aşırı gürültülü bir sınıfı susturmayı başaran çaresiz öğretmen gibi hissettim.

Sonra mışıl mışıl uyudum tabii. Bu dediklerim bir hafta önce gerçekleşti ve bir haftadır da çıt çıkmıyor bücürlerden. Eh, durun bakalım. Ya sonsuza kadar kapattım çenelerini, ya da etkisi 2-3 hafta sürecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

oh teşekkürler! sosisli pasta kazandınız